Hepimiz biliyoruz ki şarap denemeleri zaman zaman hem pahalı hem de hayal kırıklığı yaratabilir. Sadece bir fikir oluşturması açısından şarap satın almanın inceliklerine bir göz atalım:
Üzüm çeşilerinden biri moda olduğu zaman diğer üreticiler de bu akımdan faydalanmak ister. Bunun sonucunda piyasa orta kalite ve sıradan şaraplardan geçilmez hale gelir. Bunun en güzel örneği ağırlıklı olarak fransız çeşitlerinin yetiştirilmesi (Merlot, Cabernet Sauvignon gibi). Ama bunların çok güzel örneklerini de görmek mümkün tabiki. Popülarite herşeyde olduğu gibi fiyatı etkiler. Bu görüş size doğru gelmeyebilir ama benim tercihim yerel çeşitlerle yapılan monosepaj-sepaj yada yabancı ve yerel çeşitlerle yapılan kupajlar. Yurtdışında da büyük farkındalık yaratacak olan budur aslında. Görüştüğüm şarap ithalat firmalarının ve someliye arkadaşlarımın Türk şaraplarına ilgilerini bu sayede çekmeyi başardım (Karasakız-Petit Verdot, Narince-Chardonnay, Boğazkere-Öküzgözü, Kalecik Karası,…vs.). Diğer taraftan hepimiz biliyoruz ki Cabernet-Chardonnay dünyanın heryerinde oldukça popüler şaraplardır. Ama bunların yerine bir Malbec, Mourvedre yada Gewürztraminer, Chenin Blanc da denenip içilebilir ki fiyatları diğerlerine göre daha azdır. Ama ben sadece Cabernet içerim diyenlere de başka öneriler var aslında 🙂
Napa, Bordo, Burgonya, Toskana, Rioja gibi bölgelerin şaraplarını bir düşünün. Pahalı şaraplarıyla ünlüdürler. Arazi fiyatları da oldukça yüksektir. Ama illa ben Fransız şarabı içmek istiyorum diyorsanız Provence, Loire vadisi yada Languedoc-Rousillon bölgelerinden şaraplar da seçilebilir. Güney Amerika, Türkiye, Gürcistan, Doğu Avrupa şaraplarını mutlaka denemek gerekir. Hem fiyat hem kalite açısından değerlendirme için çok büyük bir fırsat. Mesela Türkiye’de çok güzel bir Bordo kupajı içmek mümkün. Çek Cumhuriyeti’nde bir Sauvignon Blanc denediniz mi?
Şaraphaneler, ana markaları altında satmaya değer bulamadıkları ikinci kalite şarapları farklı bir markayla piyasaya süreler (genelde Fransa ve ABD’de sıkça örnekler görmek mümkün). Bu durum kesinlikle kötü olduğuna anlamına gelmemelidir. Hatta hasadın iyi olduğu yıllarda, ana markayla yan marka arasındaki fark yok denecek kadar az bile olabilir.
İsmi henüz tanınmayan bir üreticinin şaraplarını denemek için en uygun yöntem nedir sizce? Ben olsam hasadın iyi olduğu dönemleri seçerdim. Aynı bölgedeki tanınmış şaraphanelerin şaraplarıyla kıyaslamak için. Bu yüzden, tadım yapmak istediğimiz bölgenin o yılın yıllık sıcaklık seyrini-yağış miktarını takip etmekte fayda var.
Diğer bir yol da, mağazalarda indirimli satışları takip etmek. Bazen mağazalar stoklarında yer açmak için şaraplarda indirim yoluna gitmekteler. Bu gibi durumlar bilinçli tüketiciler için harikanın ötesinde bir durum.
Toplu alım yapılabilinir. Şaraphaneler toplu alımlarda müşterilerine özel indirim uygulamayı kabul ederler.
Sanal şarap dükkanlarından sipariş verilebilinir. İnternette bölgeye, türe, hasat yılına, fiyata, üreticiye ve isme göre şarap taraması yapmak mümkün. Bunu yaparken o şarap hakkında yapılan yorumları, alınan ödülleri, satış noktalarını, piyasaya sürülmüş tarihlerini de görebiliriz. Maalesef bu yöntem ülkemizde büyük bir sıkıntı.
Ticari amaçla yada bağış sağlamak amacıyla açık artırmalar yapılıyor olabilir. Hangisi olursa olsun, burada sunulan şaraplar eski ve nadir olan şaraplardır. Uygun fiyata şarap bulmak zordur.
Şarap günlükleri aslında güzel bir yol gösterici olabilir. Kendimiz bir günlük oluşturabilir yada başkalarının deneyimlerini takip edebiliriz. İçtiğimiz şarapların izini sürer, hoşumuza gidenlerin hangileri olduğunu anlarız. Günlükte kısa kısa notlar alabiliriz:
- Şarabın adı
- Üreticinin adı
- Ülke ve Bölge
- Hasat Yılı
- Fiyat
- Şarabı nerede, nezaman ve kiminle içtiğimiz
- Şarabın yanında ne içtiğimiz
- Renk
- Aroma
- Tat
- Şarabı daha sonra hatırlamamızı kolaylaştıracak diğer bilgiler (etiket gibi)
gunesyener 